Ergenlikte Bağımlılık

Ergenlikte Bağımlılık

Günümüzde çeşitli madde ve etkinliklere bağımlılık meselesi ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bağımlılık psikoaktif maddelerden, kumara, bilgisayar oyunlarına, ekrana, alışverişe kadar geniş bir yelpazeye uzanmaktadır. Psikanaliz de uzun süre mesafeli durduğu bağımlılık konusuna giderek artan bir şekilde eğilmeye yönelmektedir. 

Diğer yandan bağımlılık psikanalizin hep odağındadır. Yaşam bağımlılıkla başlar. Yeni doğan bir bebek hayatta kalabilmek için ona bakım verecek bir anneye yaşamsal bir gereksinim duyar. Prematüre olarak dünyaya gelen insan yavrusu için bu bağımlılık daha da uzun sürmektedir. Anne bu dönemde, birincil annesel tasa içinde bebeğinin gereksinimlerini anlamaya, karşılamaya ve ona tümgüçlü hissedeceği bir ortam hazırlamaya çalışır. Anne ve bebek arasında uyum ve bebeğin gereksinimlerine duyarlı bir annenin varlığında bebekte giderek bedenselleşmeyi bırakma ve simgeleştirme gelişmektedir. Yeteri kadar iyi bir çevresel bakım eşliğinde, anne ile birlikte, çocuk yalnız olabilme kapasitesini de geliştirir.

Bebeğin annesine ve onun bakımına bağımlı olduğu bu dönemde anne ile bebek arasında ciddi uyumsuzluklar, gelecekte birçok sorun şeklinde karşımıza çıkacaktır. Bu sorunlardan biri bağımlılıktır.

Ergenlik dönemi ve genç erişkinlik ilk madde kullanımı açısından riskin zirve yaptığı dönemdir. Biyolojik ve ruhsal olarak büyük bir değişim geçiren ergen, aynı zamanda anne-babasıyla çocuksu bağlarını gözden geçirecek ve yeniden düzenleyecektir. Bu fırtınalı döneme, ilk ilişkisinde tekrarlayan hayal kırıklıkları sonucunda kırılgan olarak giren bir ergen için madde kullanımı bağımlılıkla sonuçlanan bir süreci başlatabilir.

 

Madde ile kurulan ilişki, anne ile yaşanan ilk ilişkinin hayal kırıklıklarını barındırmaya devam eder. Maddenin kullanılması ile oluşturulan mükemmel hissetme durumu, kaçınılmaz olarak maddenin vücuttan çekilmesi ile yerini tekrar tekrar yoksunluğa bırakacaktır. Tıpkı annenin onu yatıştırmasına bağımlı olan ve tekrar tekrar hayal kırıklığı yaşayan bebek gibi, bağımlı da madde ile oluşturduğu mükemmel hissetme durumunu yitirmeye mahkumdur. Ancak tüm zorluklarına karşın yine de aşina olduğu ve sonuçlarını kısmen denetleyebildiği madde kullanımına devam eder. Madde aynı zamanda, gereksinimlerinin karşılanmasını çaresizce beklerken yaşadığı dehşet duygusunun izlerini de uyuşturmaya yardım edecektir.

Bir başka grupta bağımlılık, tüm gereksinimleri eksiksiz olarak karşılanan, kademeli olarak yoksun bırakılmayan, annenin varlığının bebek için bir anlamda bir müdahale (intrusion) olarak da deneyimlendiği, yaratıcı yokluğa bir boşluğun oluşturulamadığı, sonuçta da arzu duyamayan çocukların akıbetinde karşımıza çıkmaktadır. Sadece dışsal yatıştırıcılarla kendini sakinleştirebilen bu kişiler için madde bulunmaz bir nimet olarak görülür.

Babasal işlevlerin yetersizliği, aşırı denetimsiz veya tersine çok katı ve şiddet içeren bir denetimin varlığı da bağımlılık gelişmesinde rol oynamaktadır. Bağımlılar aşırı cezalandırıcı üstbenliğin etkilerinden kaçınmak için, üstbenliği yok saymakta, bunu yaparak bir yandan da üstbenliğin koruyucu etkisinden kendilerini mahrum bırakmaktadırlar. Bu onların tekrarlayan bir şekilde travmaya maruz kalmaları ile sonuçlanmaktadır.

Bağımlılar heterojen bir gruptur. Teknolojinin gelişmesi ile karşımıza görece yeni bağımlılık türleri çıkmaktadır. Ekran, oyun, alışveriş gibi bağımlılıklar hem yasa dışı olmamaları hem de kolay ulaşılabilir olmaları nedeniyle giderek artış göstermektedir. Bu bağımlılıklar aynı zamanda gizli kalma eğilimindedir.

Bağımlılık sorununun psikanalitik olarak ele alınması kuramsal ve klinik olarak yol açıcı olacaktır. Bağımlılık tedavisinin, gereklilikler dahilinde diğer destek yaklaşımlarla (farmakolojik ve psikoeğitsel tedavi gibi) birlikte psikanalitik bir çerçevede yürütülmesi, uygulamada anlamlı bir seçeneğin yaratılmasını sağlamaktadır. Bağımlılığa özgü zorluklar, hele bağımlı ergenin ergenliğin getirdiği güçlükleriyle birleştiğinde, oldukça zorlayıcı ve karmaşık olabilecek klinik durumlara yol açar. Bu zorlu süreçlerin içinden geçerken psikanalitik düşünsel ve klinik birikim, analistin kapsayan ve sınırlayan çerçevesi, bağımlılığa ve ergenliğe özgü psikanalitik bir duyarlılık, güçlüklerin aşılabilmesinde sağlam bir dayanak olacaktır. Artık hem bağımlılık meselesi psikanalizin hem de psikanaliz bağımlı kişilerle klinik çalışmanın uzağında kalmamaktadır.

Bağımlılık sorununda göze çarpan bir artış olması, bağımlılığa psikanalitik bağlamda yaklaşmaya yönelik girişimlerin gittikçe yoğunlaşması İstanbul Psikanaliz Derneği olarak bizleri de harekete geçirdi ve 20. Gençlik Üzerine Tartışmalar etkinliğinde (Mayıs 2019) ana tema olarak Ergenlik ve Bağımlılık konusu işlendi. Bu sayıda dosya yazıları temelde bu etkinlikte gerçekleştirilen sunumların metinlerinden derlenmiştir. Bu sayı umarız bağımlılık sorununun görünür bir yakıcılık kazandığı ergenlik dönemi bağlamında psikanalizin bağımlılık ile temasında bir giriş niteliği taşır, ergenlik gibi başka özgül çerçevelerde yeni sayıların hazırlanmasına zemin hazırlar ve kuramsal ve klinik düzeyde bağımlılık ile psikanaliz ilişkilenmesinin derinleşmesine olanak sunar.

 

DEFNE TAMAR GÜROL

 

İçindekiler

 

sunuş 

talat parman

 

önsöz

defne tamar gürol

 

istilacı nesne, istilacı dürtüler: ergenliği sürdürmek

sara flanders / çeviren / hande köprülüler, nergis güleç

 

bağımlılıktan bağlanmaya: insan oluşun temeli olarak bağlanmak

talat parman

 

“sadece çocuklar ne aradıklarını biliyor”

esra ilem

 

imkânsızın peşinde yeni ihtiyaçlar

filiz torun

 

bitmeyen ergenlik

özen alemdar indere

 

camın ardında kim var?

gizem erkay sala

 

lise mezuniyetinin ergenlikteki önemi

ebru baykoca

 

trabzansız düşünmek: tutunmak/tutunamamak   

meltem ahıska

 

 

dosya ötesi / other topics

 

analitik çerçeve ve öteki için yer

anna ferruta / çeviren / nesrin koçal

 

normal ve patolojik narsisizm arasında süreklilik veya süreksizlik: salınımlı ruhsal biçimlenimler

anna ferruta / çeviren / ayten dursun sökücü

 

travmatiğin çökeltisi olarak ölüm dürtüsü - ı

ilker özyıldırım