Psikanaliz ve Okul

Psikanaliz ve Okul

Önsöz 

İstanbul Psikanaliz Derneği üyeleri olarak bir süredir psikanaliz ve pedagoji ilişkisini ele alan ve sorgulayan birçok etkinliği ve yayını gerçekleştiriyoruz. 2008 yılından bu yana İstanbul Özel Robert Lisesi ile birlikte düzenlediğimiz “Okul ve Psikanaliz” etkinliğinde her yıl okulu ve okul yaşamını ilgilendiren bir konuyu psikanalizin ışığında tartışmaya çalışıyoruz. Bu etkinliklerden ilkinde yapılan konuşmaları içeren “Yatılılık: Okul ev olunca” kitabı ülkemizde bu alanda ilk yayınlanan kitap olma özelliğini taşımaktadır. Psikanaliz Yazılarının bu sayısında da ilk kez psikanaliz ve okul ilişkisini ayrıntılı ve kapsamlı bir biçimde ele almaktayız. 

Bu dosyada öncelikle psikanaliz ve pedagoji ilişkisini ilk kez sorgulamış öncülerin görüşlerine yer vereceğiz. Psikanalizin öncülerinin görüşlerini günümüz psikanalistleri olarak bizlerin bu ilişkiyi nasıl ele aldığını ortaya koyan yazılarla tamamlayacağız. Okulun bir eğitim ve öğrenim kurumu olduğunun bilincinde olarak psikanalizin, eğitim ve öğrenim zorluklarının önlenmesinde ve aşılmasında ve öğretmen-öğrenci-veliler arasındaki ilişkilerin dinamiğinin anlaşılmasında ve çözümlenmesinde yadsınamaz yararları olacağını biliyoruz. Psikanalizin yüz yıllık geçmişi bu alandaki çabaların başarılarını gözler önüne sermektedir. 

Ancak unutmamamız gereken psikanalizin yirminci yüzyılın başında özgürlük, eşitlik ve toplumsal ilişkilerde açıklık isteklerinin kitleler tarafından dile getirilmeye başlandığı dönemde ortaya çıkmış olmasıdır. Serbest çağrışım temelinde bir özgürlük arayışıdır. Her şeyi söylemenin, söyleyebilmenin özgürleştirici yönü ve dolayısıyla bireyin kendini dilediğince gerçekleştirebilmesine katkısı olduğu elbette önceden de biliniyordu. Ancak bunun tedavi edici bir yanı da olduğu Sigmund Freud tarafından keşfedilmiştir. Freud uygarlığın yüceltemeye gereksinimi olduğu ama asıl sorunun nevrozların kaynağı olan bastırmanın ortadan kaldırılması olduğunu ortaya koymuştur. Bunun da yolu analizanın serbest çağrışım yaparak konuşmasından ve analistin de serbest bir dikkatle onu dinlemesinden geçmektedir.  

Öte yandan açık, eşitlikçi ve adil bir toplumsal yapı ancak bunları isteyen bireyler tarafından gerçekleştirilebilir. Bu isteklerin gelişen ve büyüyen birey tarafından ilk kez dile getirildiği kurumlar önce aile ve sonra okuldur. Okulun önemini topluma yön vermek isteyen politikacıların daha 19. yy ortalarında fark ettiklerini ve kendi görüşlerini yaymak için okulu kullandıklarını biliyoruz. Bugün okullar eskiye göre çok daha fazla tehdit altındadır. Ayırımcı ve yasaklayıcı tutumlarını, kadını, farklı olanı, ötekini düşmanca gören düşüncelerini, asla eşit değil ama tek düze ve tek boyutlu bireyler yaratmayı hedefleyen tutucu ve köhne dünya görüşlerini okullar yoluyla yaymaya çalışanlara karşı günümüz okullarının, öğretmen ve öğrencilerinin özgürlüğünü savunmak için psikanalizin eğitime ve öğretime önemli bir destek sağlayacağına inanıyoruz.  

Talat Parman 

 

içindekiler

  • sunuş - Talat Parman
  • önsöz - Talat Parman
  • aichhorn’un kitabının birinci basım için sunuş yazısı  - Sigmund Freud / çeviren: Talat Parman 
  • iki olanaksız meslek arasında psikanaliz - Talat Parman
  • öğretmenler için psikanalize giriş: psikanaliz ve pedagoji arasındaki ilişki - Anna Freud / çeviren: Şükran İ. Başarır
  • psikanalitik pedagoji tarihine kısa bir bakış - alper şahin 
  • psikanaliz ve pedagoji - Sandor Ferenczi / çeviren: Alper Şahin 
  • ben neden öğretmen oldum? “aşikar ve bilinçdışı nedenler” - f. göver kazancıoğlu
  • pedagojik danışman - oscar pfister / çeviren: Alper Şahin 
  • kara çocuklar - Zehra Karaburçak Ünsal 

dosya ötesi

  • psikanalitik süreçte müzikal unsurlar - heribert blaβ
  • arayüzde büyü[len]mek: bilişim teknolojisi ve ruhsal gelişim ilişkisi üzerine psikanalitik bir bakış - onur saltuk dönmez

ingilizce özetler

etkinlikler